3 Kasım 2013 Pazar

Sağlığın korunması...

İnsanın hastalanması doğal bir olaydır. Vücutta meydana gelen bir değişiklikten dolayı insan hastalanabilir ve hastalığın çeşidine göre muhatap olduğu insanlara da bu hastalığı bulaştırma kabiliyetine sahiptir.
İnsanın her yaşında, her yeni ayda ve her mekânda hastalanma olasılığı mevcuttur. Ancak aya göre hastalanma oranları, yaşa göre hastalık çeşitleri ve mekâna göre de bulaşma özelliklerinin bulunduğu ortamımıza, hâl ve hareketimize dikkat etmemiz gerekmektedir. İnsan her yaşta hastalanabilir. Bu yüzden bizler doğduğumuzdan bu yana devam eden koruyucu aşıları aldık ve hâlen almaya devam ediyoruz. Bu aşıların bulaşıcı hastalıklara karşı kalkan olarak kullanılması günümüze kadar gelen ve görünüşe göre hâlen devam edecek olan bir yöntem.

Aşı belli olan dönemlerde ve belli yaş gruplarına göre verilebilen bir hastalıktan korunma yöntemidir. Örnek olarak size Clostridium tetani'yi verelim. Tetanoz aşısı diye tanımladığımız ve Tetanoz hastalığına sebep olan bakterilere karşı kullanılan bir aşı türüdür.   Aslında bu aşının içinde bulunan bu bakteriye ait olan aktifliği kaybolmuş Tetani bakterileridir. Bu bakteriler vücuda enjekte edilerek bakterinin aktif olanının vücuda girmesini önler. Bakteri vücudumuzda bulunur ancak aktif olmadığı için bir zararı dokunmaz. Yani kısacası bakterinin yardımıyla bakteriden kurtulmuş oluruz.
Bildiğiniz üzere 12 ay da birbirinden farklıdır. Bu 12 ayın içinde 4 mevsim bulunur. 12 aydan özellikle Ekim, Kasım ve Aralık bundan sonra da Mart ayları insanların hastalanmaları için en müsait aylardır. Özellikle de bu belirttiğimiz aylarda çok dikkat etmemiz ve kendimize karşı olduğundan biraz daha fazla özenli ve dikkatli olmalıyız.
Bu aylarda hastalıktan korunmanın en kolay yolları sağlıklı ve doğal besinlerden geçer. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi ne yersek biz oyuz!
Bu aylarda havanın fazlasıyla değişmesi, şehir yaşamı ve çok fazla nüfus sayısı gibi olaylar zatüre ve benzeri hastalıklara yol açmış olur. Aynı zamanda besin eksikliği, vitamin, protein, yağlar gibi maddelerin az alınması ve bu aylarda bağışıklığın düşmesi bu hastalıkların oluşmasına olanak sağlayarak bir zemin hazırlar. Bu aylarda sıcak içecekler, çay benzeri ürünler, takviye olarak da vitamin C ve B içilmelidir.
Bağışıklık sistemi insanın doğumuyla birlikte anne sütünden kazandığı, ondan sonra da anne sütünün kesilmesi ile bağışıklık sistemini kendisinin kurmaya başladığı bir savunma sistemidir.
En büyük unsur beyindir. Bağışıklık sistemini anticor ve antijen diye iki kısım temsil eder.        Antijen, vücuda giren herhangi bir bakteri veya vücuda zararlı olan bir unsurdur.
Anticor ise antijenin vücuda girmesi ile ona doğrudan saldıran ve yok etmeye çalışan savunma sisteminin bir parçasıdır.
Aynı zamanda bağışıklık sistemine bağlı olarak hareket eden bir başka koruma faktörü de Leukocyle'dir(Leukosit). Bunlar kanla beraber hareket eden beyaz hücreler veya benim tabirim ile vücudun beyaz askerleri olarak adlandırılırlar.
Vücudu zararlı ve yabancı maddelere karşı koruma görevi vardır. Yani şöyle diyebiliriz ki Leukocyle gibi koruyucu maddeler bağışıklık sistemine bağlıdır. Bağışıklık sistemi de doğrudan beyne bağlı olarak hareket eder ve görevini, ne yapması gerektiğini ondan alır.
Bu aynen askerlerin savunma bakanlığına bağlı olduğu ve savunma bakanlığının da doğrudan devlete bağlı olduğu ve emirleri oradan alıp o emirlerle hareket ettiği gibi yorumlayabiliriz.
Sizlerden ricam sağlığınıza dikkat etmeniz ve Allah'ın emanetine sahip çıkmanızdır.
Hastalığı misafirmiş gibi karşılarsanız o da misafirliğini bilerek size bir zararı dokunmaz. Ancak tersi olursa olacaklardan kendisini sorumlu tutmaz.
Doğrunun ve gerçeğin farkına varma dileğiyle...
Saygılarımla, Tarık Seyfullah

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder